Karanlığın kör diline tutuldu düşler,
Kaçarı olmayan dar geçitlerin soluksuzluğunda parçalanınca her şey
(Her şeyin) koca bir yalan olduğunu anladım.
Sıkılı yumruğunun arasına sığacaksa bir hayat,
İhtiyacın olan her şey değil, sadece “bir şey”…
Bir şey; tutup her sabah güne uyanabilmek için,
Nefes almak için bir neden,
Ve neden diye sorgulanacaksa yaşam her gün yeniden,
Kalbimin tam ortasında, kasıklarının arasında ve gözlerinin kör karanlığını aydınlatan ışığında saklı bulacaksın onu,
Korkulardan arınmış hayatının tam ortasında.
Küçüktüm…
Elimi kime uzatsam bilinmedik bir şehre götürüyordu beni
Yangın yeriydi katlandığımız,
İçler acısı bir hikaye yaşamaktan anladığımız
Bunca yıl birilerinin gözlerinin arkasına saklanıp kaçtık bir şeylerden
Yalandık işte,
En ışıklı ve en muhteşeminden bir yalan
Nasıl da inanmıştık uzaklarda yitip giden
Eğer hiç durmadan koşarsak yakalayabileceğimiz mucizeye,
Oysa eriyip akmıştı gözlerimiz kurşuni gerçeklerden
Kime dönsek, kime seslensek, kimden yardım dilesek
Büyüyordu yaramız.
İrin acı ve kin,
Hayat, mahşer atlısı ve tek kanatlı cin
Ne varsa usumuzda paramparça yaşadık
Paramparça olan her şeyi sevişimiz bundandı
Eskileri atmaya kıyamayışımız,
Mum ışığında “kaptan”ı okuyup ağladığımız geceler
Birbirimizi yaramızdan tanıdığımız günlerde sen ve ben
Gölgelerle savaşmaya başladık
Gardımızı düşürdü gece,
Kırmızı çatılarına ansızın yağmurlar düşen o küçük kent
Hala kendini onun kollarında sanarak yaşadığımız bu cehennem bile
İlk yaralarımız kadar kanatmadı bizi,
Aynı nehirde boğulan üç kişi,
Aynı karanlığa sevdalanmıştık çoktan,
Kime dokunsak yalnızlık büyüttük
Hangi hikayeye bürünsek, ilki kadar yakmadı canımızı
En çok da bunu sevdik
Acının bizi terk etmeyen yanını,
Ölümü ve yokluğu ezber etmenin tadını
Can verişimiz gibi sevdik ateşi, adımız pervane
Bu şehir, bu dipsiz kuyunun insanları
İnanması imkansız yalanlarla dolu,
Biz onlardan değiliz,
Bu yüzden, bitmeyecek hikayemiz
biz onlardan değiliz...
YanıtlaSil:)
YanıtlaSil