10 Ocak 2009 Cumartesi

ISLAK

Sayfaları ıslak, sararmış bir kitaptın bana geldiğinde

Ne yorgunluk!

Seni alıp deniz kıyısına indim

Gidecek başka yerimiz yoktu

Kırgın bakışlarımızı böyle kucaklayabilecek

Biri daha yoktu

Olsaydı kullanılmamış bir gök bulurduk kendimize

Kurumaya bıraktık geçmişi

Yağmur günlerdir dinmiyor bu yüzden

Sana ince kâğıtlar gibi öldüğüm gecelerden biriydi

Ne yapsam boşluk doluyordu içime

Yazamadığım tüm sözcükler benimdi

Beni senden koruyamadı yaralı inimde

Sevelim dedi bir adam

Bakışlarını içine gömerek

Gidelim dedi sonra

Bir saçak altı bulalım kendimize ölecek

Hiçbiri olmadı

Ben seni sımsıkı tutarken elimde

Boşlukla kanayan avuçlarımı buldum sadece

Bir gece öylesine kurduğumuz bir hayale tutundum

Bütün gidişler eriyip aktı mahremimde

Seni götürdüğüm deniz gözyaşımı istiyor

Vermeli miyim?

Teslimiyete harcayacak günümüz kaldı mı?

Sana öldüğüm geceler bir pusu gibi peşimde

Bakışların dünya için yanıp tutuşuyor

Bana yer yok derininde

Kimsenin kimseye yeri yok üstelik

Dünya dar geliyor ölümlülere

Bu kez seni alıp yapayalnızlığın dibine götüreceğim

Kalbim bir meczup gibi sürgün olmayacak tanımadığı denizlere

Unutacağım söylediklerimi

Dediğin gibi olsun

Islanan yanlarımızı alıp götürsün bu telaş

Bilinmeyen için kanamayalım yitik paralellerde

Ete oturan bıçaktır bakışların, oturmuştur kalbime

Peki ya bu ne olacak?

Onu benden alıp nereye koyacaksın?

Kaç yağmur var, kaç gece, kaç sokak, kaç beden daha geçecek içinden

Nereye gideceksin,

Hayatın öksüz bıraktığı bedeninle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder